7 Kasım 2012 Çarşamba

KAL

" Yağmurlu bir gündü, servisimiz okula geç kalmıştı. Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki sınavlarına arabayla yetişmeye çalışan iki genç bizim servise hafiften çarpmıştı. Hatta bu sebeple kolum koltuğun yanına sıkışıp morarmıştı. Daha sonra sınıfa gittiğimde bunu abartıp süsleyerek anlatacaktım. Sınavlarına yetişmeye çalışan, yüzleri uykusuzluktan çökmüş iki gencin halini ise yıllar sonra anlayacaktım.

Her zamanki gibi uykuluydum. Üstümde kendi kendini ısıtmayan pantolonum, gömleğim ve yarı gevşek kravatımla okuluma varmak üzereydim. Sanırım 3. sınıftaydım, fakat emin olduğum bir şey varsa; o da çok üşüyor olduğumdu.

O zamanlar 1-4 arası sınıfların olduğu binaya doğru yürüdüm, giriş önündeki su birikintilerine girmemeye çalışarak - ki azıcık yağsa hemen oluşurlardı - kendimi kapıdan içeri attım. Ders zili çalalı bayağı olmuştu, müdür yardımcımız Nermin Hoca'ya gözükmeden sınıfa kendimi sokmalıydım. Acaba bugüne hatırlamadığım bir ödev var mıydı? Neyse, artık bunu düşünmek için çok geçti.

Kapıya vurup sınıfa girer girmez bütün meraklı gözler benim üzerime dikildi. Sanırım kazaya karıştığımızı daha önceden Pınar'a haber vermiştim çünkü. Durumu bilmeyen hocam önce kızgın bir ifadeyle yüzüme baktı; olayı anlatınca hemen yumuşadı. Arkadaşlara kısa özet geçtikten sonra yerime oturdum, ders çoğumuz için olanca sıkıcılığıyla işlenmeye devam etmeye başladı.

Dilay'ın geçmiş olsun dileğinin ardından arka sıramdaki Erdi'yle yarı uykulu bir sabah muhabbeti yapıp, hocadan uyarı almadan önüme döndüm. Barış Seber ve Aytek ikilisi her zamanki muzur gülümsemeleriyle ön sırada oturuyordu. Barış kim bilir hafta sonu hangi dağa çıkıp geri dönmüştü?

Sabah yaşadığım kısa süreli heyecanı öğle arasında ballandıra ballandıra Barış, Mert ve Doğan Can'a anlatacağım, yeni bir gün başlıyordu... "

Bu günü bana hatırlatan şey neydi? Ve bu kadar sıradan ve sıkıcı gözüken bir güne bu derece özlem duyabileceğimi nereden bilebilirdim?

Bugün 07 Kasım 2012, lisedeyken mezun olup işe gireceğimi sandığım bir gelecek tarihi yaşamaktayım. Geleceği yaşadığımı söylüyorum çünkü benim küçükken en büyük hedefim liseye girebilmekti. Liseden sonrasını ne düşünmüş, ne de planlamıştım. Lise benim varmak istediğim en güzel noktaydı. Ne şanslıyım ki çok seveceğim bir yere düşmüştüm.

2010 yılında müdürümüz Osman Nuri Ekiz'in çeşitli yollarla gönderildiğini öğrendim. 2011'de ise İngilizce'nin eski önemini yitirdiğini. Koskoca Kadıköy Anadolu Lisesi'nde İngilizce dersi haftada 4 saate düşmüş, inanabiliyor musunuz? Biliyorum, birçoğumuz için İngilizce çok büyük angaryaydı. Ben de Biyoloji dersinde çektiğim azabı unutamam. Fakat bu tür şeyler bizim sıradanlıktan uzaklaşmamızı sağladı, bizi biz yaptı.

Lisedeyken hem eğlenmesini bilirdik, hem kendimizi geliştirmesini. Bilimden felsefeye, müzikten edebiyata herkes bulduğu şeyleri birbirine aktarır, zenginleştirirdi. O çok sıkıldığımız İngilizce derslerinde bile başka yerde göremeyeceğimiz İngiliz ve Amerikan Edebiyatı'nın klasikleşmiş yapıtlarıyla kendimizi geliştirme şansı bulduk.

2012 yılının Kasım ayında ise Tiyatromuzun kapatılacağını, okulun KALİD'i yok saydığını öğrendim. Ayrıntılarını bilmiyorum fakat müdürümüzün gönderilmesini bildiğim için zihniyeti aşağı yukarı tahmin edebiliyorum.

İşte bu aldığım haberlerin üstüne şans eseri R.E.M.'in The Outsiders şarkısını duyunca üstte belirttiğim güne geri dönüş yaşadım. Çünkü arkadaşlarla yaptığımız müzik sohbetlerinden sonra yeni keşfettiğim bu şarkıyı dinliyordum o sabah. Yarı uykulu, üşümüş fakat dinlediğinden büyük bir zevk alarak.

Bu dünyada hiçbir şey aynı kalmıyor, hayal kırıklığı şansı her zaman çok yüksek. İşte bu yüzden, ne olur sen değişme; sen hep aynı KAL!

Hayri Can Akyel '08






R.E.M.


                                                       "The Outsiders"

You took me to the restaurant where we first met
You knocked a future shock crowbar upside my head
I got caught with the stop of the tick-tock, tick-tock clock
When you told me what you knew

Lost in the moment
The day that the music stopped
And I do remember you

Drawing patterns with a cork on the tablecloth
Promising volcanic change of plot
Where will this lead us - I'm scared of the storm
The outsiders are gathering, a new day is born

I tried to tell you I am not afraid
You looked up and saw it all across my face
So am I with you or am I against
I don't think it's that easy - we're lost in regret

Now I'm trying to remember
The feeling when the music stopped
When you told me what you knew

Lost in the moment
The day that the music stopped
And I do remember you

Drawing patterns with a cork on the tablecloth
Promising volcanic change of plot
Where does this leave us - I'm scared of the storm
The outsiders are gathering, a new day is born

Drawing patterns with a cork on the tablecloth
Promising volcanic change of plot
Where does this leave us - I'm scared of the storm
The outsiders are gathering, a new day is born

The outsiders are gathering, a new day is born
The outsiders are gathering

A man walks away when every muscle says to stay
How many yesterdays - they each weigh heavy
Who says what changes may come?
Who says what we call home?
I know you see right through me, my luminescence fades
The dusk provides an antidote, I am not afraid
I've been a million times in my mind
This is really just a technicality, frailty, reality

Uh, it's time to breathe, time to believe
Let it go and run towards the sea
They don't teach that, they don't know what you mean
They don't understand, they don't know what you mean
They don't get it, I wanna scream
I wanna breathe again, I wanna dream
I wanna float a quote from Martin Luther King
I am not afraid
I am not afraid
I am not afraid

I am not afraid
I am not afraid
I am not afraid
I am not afraid

0 yorum:

Yorum Gönder